14 Ekim 2009 Çarşamba

altın tas içinde kınam karılır

Kına kokusunu oldum olası sevmişimdir . Elime ne zaman kına geçse -öyle küçcük bi nokta ile değil- siyam kedisi gibi sürerdim tek elime. Bu kez kendi kınamda da aynı hevesi gösterdim ama düşünsenize otelde herkes sisin balayında olduğunuzu bilecek, taze gelin gözüyle ööyle süzük bakacak falan diye ilk kez çabucak yıkamak ve belirsizleştirmek istedim kınacığımı. Ha yine de sanmayın ki sürmedim, sürdüm valla. Kına da girgin kına imiş yarım saatte hop diye tuttu mu..)))) allam ya dedim istesem bunca olmaz.
Efenim gelelim, Memlekete gidince sıkışık zamanın arasında yapsak mı yapmasak mı kısa gelgitlerinin ardından pat diye yapmaya karar verdiğimiz kınaya. Haber ulaştırma sıkıntısı nedeniyle Küçük bir kalabalık tasarlayıp başladığımız, ama o gece duyanın eşlik ettiği çok eğlenceli bi kına idi. Hele bi de ta buralardan eşlik eden birkaç arkadaşm da olunca değmeyin keyfime, pek DATLIYDI doğusu..) Bu kadar mı oynanır, böyle mi kurt dökülür diyebilirsiniz işte o kadardı kitlenin performansı. Oğlunun düğününde bile oynamamış anneanne bile kafadaki yazmayı atıp şöyle bi dolanıverdi valla kameraya nazır..) OOooo dedim millet çoktan hazır olda bekler imiş evlenmemi..)))
Neyse efenim şaka bi yana bu oynak kısımların adından "altın tas içinde kınam karılır" eşliğinde kınanın yakılma zamanı geldi. heyecanlı bi andı lambalar kapalı herkeste bir tatlı burukluk, hüzün... mumlar altından sizin çıkışınızı bekleyen insanlar... Hafif bir gerginlik, tatlı bir heyecan dalgası geçti içimden. Sonra kına tepsisiyle sevgili küçük teyzem önde, kuzenler ve arkadaşlarım yamacımda ve mihmandarımın eli elimde, olabildiğince sakin geçtim mum tutan ellerin altından. Oturtuverdiler salonun ortasına, kına tepsim dönmeye başladı başım üstünde. Derken kınam yaklmaya başlandı, bi yandan teyp bir yandan hep bir ağızdan başladı kına türküsü yanık yanık. O biter bitmez de bizim büyük kuzen parmaklarıyla kavradığı kınamı yakmaya başladı avuçlarıma. Ağlayayım diye ağır mı ağırdan aldı işini dualarla. Kınamı onun yakışı çok mutlu etti beni 2 nedenle; biri mutlu evliği olan birinin yakması uğur getirir inancı, diğeri ise bende saklı..) Ama sen mi inat ben mi; ağlamadım valla... Sözleşmiştik annemle ağlamayacaktık, yoksa arkadan sürüklenerek ağlayan bir grupla salya sümük devam etmek zorunda kalacaktık eğlenceye. Hem kendime de söz vermiştim düğün evresinin hiçbir aşamasında ağlamayacaktım, sözümde de durdum durmasına.. da bi tek babamın belime kuşağımı bağladığı ana dayanamadım. Beklediğim ve kendime esneklik verdiğim bi andı ki ömrümce hatırlamaya değer..)))) babamm...annem...kardeşim... çoook seviyorum sizi.. her güzel şeye değersiniz siz ..)))

13 Ekim 2009 Salı

gelin hamamı da ne imiş?

Ben ki kına yapmam diyordum ne kınası valla 'gelin hamamı' bile yapıverdim. Yapıverdim diyorum çünkü hiç planda yokken kuzenlerin süpriziyle zenginleşen bizbize kalabalığımızla elimizde hamam taslarımız ve peştemallerimizle oynarken buldum kendimi. Sizi seviyorum..)hayatımdaki en sevimli ve ilginç deneyimlerden biriydi. Gelin hamamı mı kaldı demeyin valla varmış. ama öle göbek taşında yemek yenmiyomuş -o sıcakta nefesi zor alıyor insan ne yemesi- ..) Ama yeme işini de ifşa edebileceğimiz özel bir hamam içi alan varmış, bizimkiler çoktan hazırlanmış pastalar üzümler çaylar... gelsin o sıcakla verdiğimiz kilolar da kilolar..)

Bu arada hakkaten hamamda natırlar iyi bi keseliyo köpülüyolar hele de gelini -şahidim-. Sonra âdete göre gelin kaynanasını yıkarmış -ki benim kaynanam yetişemedi bu süprize, iller arası mesafe iin vermediği için. Ben de temsilen en kıdemli tezyemi yıkadım, bu durumdan o kârlı çıktı-. Ni mi yıkarmış kaynanayı gelin? Efenim bu, gelinin kocasına hizmet derecesini kaynanasına işaret eden bi şeymiş miş miş..) Sonra, gelin hamamına eşlik eden herkes gelini bi kere yıkarmış... yıkadılar valla kuzenler, teyzeler, yengeler... sonrasında zaten ben 1 ay yıkanmadım.. (şaka tabi..) ) Size oradan görüntüler sunamıyorum tas ve gelin maşrafamla yetineceksiniz artık.

I'm married ..)

Evet efendim, yanlış duymadınız..)) Sadece blog okuyucum değil aynı zamanda dostum olanlar zaten şahit de oldular -hazırlık, heyecan sürecinde ya da düğün anında- hepsini çoook öpüyorum buradan..)))

Sözün kısası, artık aylardır evlilik müessesesi içinde bulunan bir insanla muhattap olmaktasınız efenim-yıllar diyemeyince birkaç ayı 'aylar' diyerek şişirmek gerekti..) niyeyse bu kıdemlolma havası..))

Neyse, böylece gecikme maruzatımı da belirtrek yayın hayatıma -periyodik olarak- yeniden başlamış olduğumu umut ediyorum. Bazı arkadaşlarım "senden arada ordan haber alıyoduk iki üç bi şiyler çiziktir de sayfanı unutmayalım" dediler onlara sesleniyorum: merhaba!!!

Efenim, hızlı çekimle bakınca ne de kolay gözüken ancak aşama aşama hatırladıkça ne kadar da yorucu bir süreçmiş evlilik hazırlıkları:
Salonun perdesi de, mutfağın tenceresi, hamamın tası...
aman da kimselerin kalmasın hatrı
Gelinliğin modeli, gelin bohçası, damat sandığı...
kına yapılacak mı,
fotoğrafçı tamam mı,
kuaför kazık attı,
davetiye sona kaldı,
nası çağırsak uzakları?
kalacak yerde sorun var mı?
iyi de ya balayı?... amaniiiiinnnn!!! ..)
Derken derken, her adımında stresli de olsa tatlı bir heyecanla atlatıyorsunuz o zamanları. Üstelik bir başınıza yaşamıyorsunuz bu anları..) Yıllarca tek kişilik düşünmeye alışan siz iki kişilik tasarlıyorsunuz artık her şeyi, somutlayarak evle birlikte.. ilk defa çift kişilik düşünmeye hazır hissediyorsunuz kendinizi, hem de bu kadar... üstelik her adımında sevdiklerinizin de dokunuşlarını hisssediyorsunuz; sizin eşyalarınız, planlarınız, düğününüz vb iniz...
İşte şimdilerde yeni yeni durulmaya, hayat normal ritmini bulmaya başlamışken bir iki çift laf edeyim de, Özellikle bu evrede eşlik edemeyip ayrıntıları öğrenmek isteyen birkaç arkadaşıma söz verdiğim gibi düğün öncesinin bikaç ayrıntısını buradan özet geçeyim istiyorum sonraki yazılarımda..)