26 Şubat 2010 Cuma

Eti puf !


Eti puf ! çocukluğumun en nadide tatlarından biridir. Hele de eskiden bunca pasta, çikolata çeşidi bulunmadığı düşünülecek olursa kıymeti daha da iyi anlaşılacatır tabi..) Çeşit az olunca alım gücü ve alışkanlığı da az oluyor haliyle.

Süksün dedem arada anneannemi ziyarete gelir, o sevimli sakalıyla, bir ermişin sessiz edasıyla oturur beni severgiderdi. Gelişlerinden birinde tam altılı kakaolu eti puf -o zamanha renkli olanı çıkmamıştı- getirmişti de, her zamankinden de tatlanmış ve taçlanmıştı benim için o seferki gelişi..) Ruhu huzurlu ve cennettedir diliyorum, her an severek ve huzurla andığım Süksün dedemin...
Bak şimdi nerelere geldim başka bi şey için başladığım lafla. Artık tadı kalmadı anlatacağımın bunca eskiye önüp tatlı bir duygusallığa daldıktan sonra... Efenim başladım madem diyim bari. 15 tatil boyu görüşmediğim iş arkadaşlarımdan biri beni gördüğü ilk anda verdiği tepkiyle çok güldürdü beni; "A O DA NE! Bİ 15 GÜN BAŞINI BOŞ BIRAKTIK, DOĞRU DÜZGÜN Bİ ŞEYCİK BELLİ DEĞİLDİ, ETİ PUF GİBİ PUFLAMIŞSIN. KEK GİBİ YA KARNA BAK! PUF DİYE PUF !"

Hiç yorum yok: