4 Mayıs 2010 Salı

Sakarlık mı, dalgınlık mı bilemedim ki..)

Dün bende bi sakarlık bi sakarlık... Sabah kahvaltı esnasında çatala hükmedememe gibi ufak bir iki sıkıntı ile başladım güne. Çok ehemmiyet vermedim çünkü uykusuzluk -ki geceleri deliksiz uyuyamıyorum artık- böyle tepkiler yaratabilior bünyede. Sonra bi enerji ve şevkle yemek yapmaya koyuldum. Her şeyi gayet nizamlı götürürken bi pasaklılık hali hasıl oldu bu kez de, etrafa sıçrata püskürte. Neyse olur bööle şeyler diyerek fırına vermek planı ile tavuk kanatları baharaatlı, soğanlı, yağlı, şaraplı, salçalı sevgili sosumla harmanladım iyice buladım. tAM tepsiye dizer iken kanatlardan biri isyan çıkarıp kaşla göz arasında ben daha ne olduğunu anlayamadan elimden fırttı ve bir iki hızlı parende ile mutfak dolaplarından yerin birkaç noktasına kadar özenle salçalı izler bırarak yere iniş yaptı. La-havle çekip dizim işini bitirip meydan okuyan kanadı çöpledikten sonra her bi yeri çamaşır suyu ile dezenfekte ediverdim, kısmen hızla. Ardından verdim fırına onları, giriştim pilava. Her zamanki gibi yağa önce arpa şehriyeleri verdim tuzla, pirinçler de ıslanmakta. Yani rutin sıralama ve menzilde ilerleyerek devam ediyorum. Derken telefon çaldı, yanlış numara, hay huy derken... sen bizim arpalar Arap'a dön de kapkara ol! Hayde ben alel tecel hemen verdim pirinçleri üzerine kurtarır belki diye, cosurdayıp elime sıçramaz mı arpanın bi ikisi. Kapadım kapağı ekledim suyu ve ek yağı. Pilavı kurtardım efenim, dersiniz ki safran yutmuş, sarımtrak ama lezzeti kavruk bi şey çıkı ortaya. Bu arada fırındaki tavuktan mis gibi bi aroma yükselmekte, ama daha tam kızarmamış, bi 5-10 dakka daha beklim derken sen unut onlar da, yanıvermesin mi fırında!.. "Allam tut beni çıldırceammm!!!" diyen sesime rağmen var bunda bi iş diyerek tuhaf bi sakinlikle sıyırdım soğanlı soslu yanık taraflarını -yani asıl lezzetli olacak yerlerini- aldım başka tabağa. Çok şükür çorba salata normaldi de durumu kurtardı. Bu arada öğlen tv karşısında keyif için tepsiye özenle hazırlayıp sonra nasıl olduysa otalığa saçtığım yemeğim ve meyve suyumdan hiç bahsetmeyeceğim tabi ya da bulaşık makinesini sakince boşaltır iken elimden fırtıp giden bi iki kap kacaktan da... vs vs.. Yok yok , çok şükür bugün iyiyim. Biraz daha iyi uyuyabilmekliğime bağlıyorum..))))
sevgiler ve sakarlıkan uzak günler ..)

2 Mayıs 2010 Pazar

Doğaya kaçış..)


Kaaç zamandır evin sınırları dışına -gezmek anlamında- çıkmışlığım yoktu; yok hastalıktı, yok havanın bozuk hali idi derken.. neyse ki geçen hafta sonu bize biraz izin verdi de burdaki en büyük -hatta çoğu kere tek- nimetinden; yani "DOĞA"dan faydalanabildik. Muhteşem bir hava vardı ve ormanları seyrede seyrede köy yolları üzerinden bir seyahae başladık. Çabuk yoruluyorum tabi; nerde o keçi gibi mertleye mertleye tırmanışlarım, saatler süren yürüyüşlerim falan... dura dinlene, -tabi ben tıslaya tıslaya..)- havayı, baharı koklaya koklaya, bulduğumuz taşlara otura kalka gezdik...

Doğaya kaçışımıza dair bikaç foto sunarak sizle de paylaşayım istiyorum yeşili, baharın gelişini ve dinginliği..)


Bir haftadır nerdeyse güneşi gördüğümüz yok, rüzgardan sisten o ayrı... Bu da buraya özgü bir durmak bilmez değişkenlik hali ..(

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Denemeseniz bile..

Çok zeytin tüketen tipler değilseniz (ki bi oturuşta leblebi gibi 30-35 adet zeytin tüketebilen performanslarla karşılaşmışlığım var..) ) ve de bozulma tehlikesiyle sık sık karşı karşıya kalıyorsanız çözüm var: hemen buzluğunuza atın. Sonra çözdürüp yemek mümkün ama aynı tadı vermiyor, ben genelde poğaça içinde kulanıyorum. Efenim çekirdeklerini bıçakla ayıklayarak tabii ki, ısırarak değil..) Yakın zamanda yeni bi yöntem daha öğrendim. Bu yöntemden övgü ve evet pek lezzetli, deneyiniz diyerek bahsedemeyeceğim ama damak tadı belki hoiunuza gider: zeytin çorbası.
Şöyle ki, elinizde artmış turşuluk zeytinleriniz var (hani şu bol tuzlu ve kırmızı biberli, çekirdeksiz) alın onlardan bir iki avuç atın rondoya. Bu zeytin topluluğu ile birlikte 3 y.kaşığı yoğurt, 1 y.kaşığı un, 1 yumurta, birkaç damla limon suyu, çok az sıvı yağı da katıp rondodan geçirin. Sonra bu terbiyeli karışımı tencerenize alıp soğuksu katın arzunuza göre ve kaynayana kadar karıştırın. İsteğe göre dere otu, karabiberle servis edebirsiniz.
B denedim, hatta siyah zeytinler de ekledim birkaç tane, fena olmadı. Ekşili tatları, beaz tarhana gibi farklı lezzetleri sevenlere önerebilirim; ama matah bi şey beklemeyin hiç onu da söyleyeyim. ..)))))