2 Temmuz 2020 Perşembe



KÖKLER’e devam.. Bu kez bir ressamla...

Üstte gördüğünüz görsel, 2020 Ocak’ından.. Hasan Rastgeldi’nin İzmir AASSM’deki 50. Yıl Retrospektif Sergisinin afiş resminden bir kesittir. Neden mi bu afişi seçtim çünkü konsept de, serginin adı da “Kökler”.. Hazır Giorgi’nin hikâyesinden bahsetmişken onun tamamlayıcısı olsun istedim. Geçmişi, kimlik ve alışkanlıkların getirdiği zenginliği işaret eden bu kelimenin seçimi tesadüfî değil elbette. Bizzat ressamın sanat anlayışına ve kendi söylemine dayanılarak seçilmiş bir başlık bu. Tam da şu söylemine dayanılarak: “Pitoresk, antik, mitolojik, etnografik zenginliklerin, güzelliklerin peşindeyim. Resimlerim geçmişime, kültürel kaynaklara uzanan köklerimdir.”   
Birkaç yıl önce Giorgi’nin hikâyesini bir sebeple metne dökmeye çalışırken kökler ile ilgili yaptığım bir araştırmada Rastgeldi’nin yukarıda alıntıladığım sözüyle karşılaşmıştım. İlgimi çekmesine karşın çabuk unuttuğum bir isim olmuştu zamansızlıktan. Birkaç gün evvel İnstagram sayfamda Giorgi’nin seslendirdiğim hikâyesine görsel bir fon ararken aynı sanatçının ismi karşıma çıkınca -üstelik ‘Kökler’ başlıklı bir sergi afişi ile- bu bir işaret olmalı dedim ve başladım araştırmaya. Flu bir yağlı boya tekniğiyle yaptığı köy ve doğa konulu tablolarından çok daha etnik ve canlı renklerle işlediği tablolara evrilen sanatını gerçekten çok beğendim. Özellikle de son dönem tablolarını pek beğendim.




1945, Urfa, Tülmen köyü doğumlu Hasan Ratgeldi 1970 Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü tamamlamış, bu süreçte resim çalışmalarının yanı sıra Halk Bilimleri Dalı’nda araştırma ve derleme çalışmaları da yapmıştır. Onun resmlerindeki “kök ve kültür” dokusunu zenginleştiren, hatta derinleştiren de zannımca bu dönem olmuştur. 1982’de Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atanmasının ardından 1987’de resim dalında yeterlilik almıştır. Yurt dışına gidiş gelişlerle gelişen sanatsal yanı sahne dekorları, kostümler tasarlamada da yetkinleştirmiştir onu. İtalya’da 2002’de “Floransa’nın İmajı” konulu Caterina de Medici yarışmasında ikincilik ödülünü kazanmıştır. Bugüne kadar 60’ın üzerinde kişisel sergi açan Rastgeldi, çalışmalarını İzmir’deki atölyesinde sürdürmektedir.
Hayattayken fark edilip hakkı teslim edilen şanslı sanatçılardan anlayacağınız. Sonuçta tarih bunun tersine işleyen bir dolu örnekle doluyken.. değil mi ama?.. Ne mutlu ona...
(Paylaştığım tablo görselleri, farklı internet sayfalarında da bulunmakla birlikte -çözünürlük ve görüntü kalitesi anlamında- ‘Galeri Soyut’un sayfasından alınmıştır.)

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Kökler..

Bolşevikler zamanı.. Gürcistan alt üst olmuş durumda. Giorgi adında 20 yaşlarında bir genç, Fransa'ya kaçmak zorunda kalıyor. Taksicilikle geçiyor yılları. Bir gün vatanına, toprağına dönme umuduyla biriktiriyor parasını. Bu zaman zarfinda evleniyor, 4 dilli 3 çocuklu bir babaya dönüşüyor.. ama, bir yanı hep, memleket hasreti dolu bir adama.. Vatanına donememenin pişmanlığı yiyip bitiriyor onu. Geçmişine ve milliyetine dair, sadece torunlarından birine Gürcüceyi öğretebilmiş olmak yetmiyor ona.

60'lı yaşlarına erdiğinde daha da artıyor bu duygu. Melankoliyle dolu zamanlar... Bir gün bir resim sergisinde Gürcü bir adamla karşılaşıyor. Heyecanlanıyor, duygulanıyor haliyle... Onun, Gürcistan'a gidemeyeceğini hisseden adam "Üzülme, ben de böyleydim ama, şimdi her gün oranın toprağına basıyorum" diyor ve ayakkabısının içinden bir miktar toprak veriyor Giorgi'ye.

Sergi dönüşü Giorgi çok hastalanıyor.. ama ne hastalanmak... Öyle bir hastalık ki, kendine geldiğinde bildiği tüm dilleri unutmuş olduğunu fark ediyof. Tek bir dil var zihninde kalan, o da Gürcüce.

Derdini anlatamaz ve kimseyle konuşamazken Gürcüce bilen tek torunu yetişiyor imdadına. Fazla vaktinin kalmadığını bilen Giorgi, tek bir dilekte bulunuyor ondan. Diyor ki: "Küllerimi köyüm Imereti'ye götür. Ağacın yaşı; toprağın üstünden değil altından ölçülür, köklerinden.. Beni köklerime kavuştur."

Giorgi'nin ölümü ardından torunu, onun külleriyle birlikte İmereti'ye doğru yola çıkıyor. Ancak daha önce Gürcüstan'a hiç gitmemiş, köyden kimseyi de tanımayan bu torun , dedesini çoktan unutmuş olan köy halkından kimsenin onu umursamayacagi endişesiyle yolculuk ediyor. Yolculuğun sonunda İmereti'ye ulaştığında ise gelişini haber alan ve tren garına akın eden köy halkıyla karşılaşıyor. Büyük bir sevgiyle agirliyorlar onu.

O yılların gazetelerine konu olan bu haber, dönemin ünlü bestecisi Pesvebi'yi o kadar etkiliyor ki Giorgi'nin anısına bir şarkı besteliyor.. ismi ise "Kökler"..