20 Mart 2010 Cumartesi

"OLuR bAZEN"in devamı

Efenim selamlar..) "Olur Bazen" başlıklı yazımın devamını yazayım dedim. En son, günün iş yerindeki rutin akışına başladımda kalmıştık.
Evet, sizi geren bi sabahın ardından olağan gününüze devama başlamışsınızdır. Aralarda nefes almadan bikaç iş çıkar ama önemsiz yoruluklardır, derken eşiniz arar ve çilingir işi tamam ama geç gelecek der. Bu sırada konuya vakıf bi arkadaş tanıdık bi çilingir ismi verir, dakkasına gelir negerek ele der. Bu haber üzerine öteki tarafı iptale yönelirsiniz. Tanış biri aracı olmuş, iş sağlamda deyip rahatlarsınız. Çilingirle konuşursunuz, güven verici bi sesle, siz uygun olunca arayın der. Sizce mesele hallolmuştur. İş bitimi ararsınız adamı.. Çilingir ve sizin aranızda geçen diyalog:
-buyrun .. bey, ben birazdan çıkıyorum, evim yakın iş yerime.
-Nasıl yani arabanız yok mu sizin?
-Yok, zaten sorun deği, yürüyerek 5-10 dakka.
-Hayır hanfendi, siz yürüyebilirsiniz de ben ta çarşıdan nasıl yürüyeyim?
... (bi boşluk bende HÖNK) (bu arada çarşı ev arası 15 dakka dolmşla, şehir kocaman değil ki)
-nasıl yani beyfendi, arkadaş"ne zaman ararsan motorsiklete atlayıp gelirler" deikleri için ben ulaşımı düşünmemiştim. (burda tnıdık araı tya, la-havle çeiyorum)
-hayır hanfendi, havaya bakın, kar var, dinerse geliriz (gayet de dalga geçen burnu havada bi ses tonu)
-Tamam beyfendi gerek yok, rahatsız olmayın siz (burda teli kulağınızdan yarı ateş püskürürken kibarca kapatmışsınızdır)

Bu arada, devreye başka biri girer arkadaşlarınızdan, "boş ver, ne mudara edeceksin, ben sağlam birini tanıyorum, ararız geliverir" der. Numara alış verişi esnasında görürsünüz ki dükkan aynı dükkan! ŞOK! Bi farkla kimi çocuğunun, kimi çırağının, kimi adamın numarası... falan falan. Neyse efem, devreye eşiniz girer yeniden arayıp önceki adamı getireceği müjdesini verir. Tamamdır artık, siz bu buz gibi havada bi arkadaşın evine sığınırsınız. Sonelir çiligir namzeti haa, adam aynı adamdır! sizin konuşupğ didiştiğiniz! üstelik öğretmen emeklisidir, kinci şok! böyle bi adam mı? Derken iki dakkalık iş yap, eşimin arkadaşının tanıdığı o ola bilmem kaç parayı alır ve "geri götüreceksiniz herhalde değil mi?" soRusu ile günün bitmeyen bi sersemliğini daha yaşarsınız( HÖNK! OHAAAAA!). Yaka silkerek, tek gitsin de gözüm önünden hissi ile çilingir haşmetmahlarını bırakırsınız çarşıya (neyseki siz değil, eşiniz). Artık evnizdesinizdir, sıcacık dingin. tek ihyacınız ıvır zıvır da olsa üst üste bikip sizi geren günü geride bırkmaktır. kurt gibi de açsınızdır.Neyse ki dolapta hemen her şeyi akşamdan hazır, sadece ısınma zorunluluğu olan tencereleriniz vardır. Tecereler ocaktaki yerini alır hızla. Siz hızlısınızdır ma hızlı olmayan biri vardır; OCak! hAYDE...Evet, tüp bitmiştir!.. Nası yani?.. (HÖNK!)
sONRA bunca hengameden yorgun düşmüş biçimde sinir gevşemesine uğrar ve gözyaşları içinde kahkahalarla bulursunuz kendinizi.
İçim şişti diyen sesinizi duyar gibiyim. Şişiyo valla. Şükür yazdım da attım yükü ..)))

Hiç yorum yok: