Dün, oğlumun Ayşecik ve İlmoş teyzesi geldiler bize, hoş geldiler..)
Gerçi üçümüzde de bi halsizlik halleri, yorgunluk emareleri vardı ama neyse ki alışkınız birbirimize de tatlı tatlı idi özlediğim muhabbet. Burnumun nefes alamayan kısık foşurtuları arasında..)
Tabi bu arada misafirlerine pasta yaptıran nadir insan olaraktan bir ilkimi gerçekleştirdim. Onlar gelmeden önce anacığımın poğaçasını yapmak için kardı idim hamuru. Olabildiince cıvık olmalıydı hamur ama abartmışım tabi... dersiniz ki lokma hamuru. Baktım olmıcak, onlar da beklenenden erken gelince önce beraberce kaşıkla tepsiye bıraktık. Artanı da yuvarlak bi tepsiye döküp -ki sanki kaç kişiye yapıyosam bi boluk hamurda..)- verdik fırına. Böylece ilk ekmeğimi yapmış oldum ve dedim ki "tamam artık ekmek de yapabiliyorum anne olabilirim..)" Yok canım tabii ki başka şeylerimi hazırlamıştım, o kadar da değil. Bi poğaçaya güvenmedim. Hoş iyi ki de güvenmemişim; çünkü annemin pufidik poğaçaları yerine sümsük gibi yayımış birbiriyle kavuşmuş küçük ekmek parçaları oldu her biri..) Ekmekse süperdi. Derken yedik, içtik, -tabiri caizdir- şiştik ve kahve keyfi ardından haydi bu sefer de giriştik "kaya kurabiyesi" yapımına. Daha doğrusu Ayşecik'le ben yamaklık yaptık, İlmoşum hazırlayıverdi 10 dakkaya. MİS MİS, ellerine sağlık..)))))
29 Nisan 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder