6 Nisan 2010 Salı

Vay Ali Dedem!..

eFENİM geçenlerde Ali Dede'nin (ki bizim meşhur demizdir kendisi, Rabişin dedesi) kalp krizi geçirdiğini öğrendim, çok şaşırdım ve endişelendim. Endişelendim, çünkü geçen yıl anjiyo olmuştu. Şaşırdım, çünkü Yaşama sevinci dolu bu dedem nasıl olur da hasta olur, üstelik de kış boyu hep olmak isteyip de havaların düzelmesi ile torunu Rabişi de önüne tutak yapıp sevdiği yerde -Kemalpaşa'sında- iken... İlk fırsatta aradım tabi, nasılmış diye gerekli bilgiyi aldıktan rahatladım iyiyiymiş şimdi ama dikkat etmiyormuş kendine. tABİ KENDİSİ inkar edip çok dikkatli davrandığını iddia etse de.. Böyle diyorum çünkü der de kabul etmez hiç yaptığını..)
Diyaloğun bir bölümünü hemen hemen olduğu gibi aktaarıyorum, siz karar verin:

-Ali dedem naptın sen, sen gibi delikanlı adam hasta olur mu?
-yaaa hoca hanım, ben de anlamadım, şekerim düşmüş taa dokuzlara..
ara ara sık sık yiyeceksin dedem
-yok ööle çok bi şey yemiyorum zaten (oysa gayet oturdu mu yiyor sık az değil)
-ama o zaman strese mi girdin, üzüldün mü noldu son günlerde
-yok strese de girmedim, doktor da dedi ama yok yok.. Sadece o gün kahvede okey oynuyoduk, sonra elime iki joker gelmez mi!.. haydi ben dönüyorum, açamadım bi türlü..
-Ali dedem bööle şeye sıkılır mı can?
-hayır bi de seyirciler de var bu kez, olmaz ki ben sıkıntılandım iyice.. sonra iki döndüm derken başkası açmaz mı, ben bi terledim sıkıntı bastı anladım hemen devrettim bizim Lütfü'ye.. ama sıkıştı kalbim.

Tabi ben gerekli olan kısmı kesip aldım muhabbetten, yoksa daha neler neler dillendirmedi ki Ali dedem. Tabi bi de onun dilinden, beden dili ve ses toundan dinleyeceksiniz ki tadı tam olsun anlattığımın..)

çok geçmiş olsun bi daha ve bi daha..)))

Hiç yorum yok: