27 Ocak 2009 Salı

ateş düştğü yeri yakar

Derken... bi telefon geldi. Ankara'dan bi arkadaşım: "Ya Gümüşhane-Zigana'da bi grup dağcı üstüne çığ düşmüş" diye. Önce şaşırdım iyi de bu heyecan niye. Sonra devam etti arkadaş "Ya hani senin de katıldığın bi Tarbzon dağcılık kulübü vardı ya, onlar da ordalarmış galiba"... Ben hala anlamamak ve kabullenmemek de ısrarlı "Haaa evet normaldir ya. Ordaki arkadaşlardan bazısı AKUT üyesi, kurtarma içindir. Dur bi arıyim" falan demekteyim. Sonra aradım hemen arkadaşlardan ikisini "yok ses! ses yok!" Derken jeton düşmeye başladı, hemen Rabiş'i aradım dağcılık kulübündeki arkadaşın kardeşini. Titrek açılan telefon sesinden sonra kan beynime sıçradı. İnternete girmiyorum, o da giremiyomuş, hiç bi bilgisi de yokmuş bu haftaki gezi nereye imiş, abisi nerde? Hemen başladı arkadaşlar arası yoğun bi telefon trafiği. CNN Türk'ü aç dediler. Açtım ve açmamla tepemden aşağı kaynar suların dökülmesi bi oldu, bizim Köksal'ın arkadaşı televizyonculara bilgi veriyordu; hadi tipte yanılsam isimde de yanılamazdım ya. Evdeki İnternet bi türlü açılmıyor; açılmıyor ki göreyim kulübün haftalık gezi listesini. Üstelik bu da çözüm değil ki, bazen günlük yürüyüş planı dışında kamp grubu da kurarlardı kendi aralarında... kafayı yememek işten bile değil... Merak, telefon trafiği, sızı, sancı, göz yaşı, teselli, teskin, kulaklar radar, umut, dua, ... ile geçen tam 25 dakika. Deyin ki çok mu? ÇOOOKKKK !... sanırım ömrümden saatler gitti.
Sonradan anlaşıldı ki Trabzon Tenis ve Dağcılık Kulübü üyeleri imiş; yani bizim arkadaşların TRADOST'u değil. Ama neye yarar ki, can gitti ve bir sabah kalkıldı onlar ve onlara bağlı herkesin yaşamında bi şeyler eksildi... Bu olay inanılmaz dokundu içime. Hani kim olsa ne zaman olsa üzüntü yaratır insanda; ama gerçekten de ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR... çok üzüldüm. Zamanında -az da olsa- beraber yürüyüş yapıp kampa katıldığımız kulüpteki arkadaşlardan olsa daha çok canım yanacaktı; hele arkadaşın abisi olsa temelli. Sonra bizler de kar kışta tırmanmıştık bi kere Kaçkar eteklerinde, bizim de başımıza gelmiş olabilirdi fikri titretti içimi. Sanırım bütün bunlar birleşince olayın bendeki yansıması / tesiri çok daha belirgin oldu.
Ne denir ki, allah geride kalanlarına sabırlar versin.
Ve Köksal alacağın olsun var ya, yüreğimizi ağzımıza getirdin!... Şükür ki iyisin / iyisiniz.

3 yorum:

Guclu dedi ki...

Bu telaş halinle beni de az telaşlandırmadın hani. Köksal ile ben de tanışık olduğum için haberi ilk duyduğumda üzerime kaynar sular döküldü sanki :( Bizlerin telaşesi, iyi haberlerden sonra bir şekilde geçti ama, ne yazık ki genci, yaşlısı, maceraperesti, bilim adamı... bu ülkenin ihtiyaç duyduğu/duyacağı çok değerli insanlarımızı böyle talihsiz bir biçimde kaybettik. Allah'tan hepsine rahmet, geride kalanlarına da başsağlığı dilemekten başka pek bir şey gelmiyor elden, ne yazık ki...

yazmak_eylemi dedi ki...

yazık ki tripotum... başımız sağ olsun.

yazmak_eylemi dedi ki...

a bu arada o telaş içinde hızır gibi geldin yetiştin sağ olasın bea..