4 Ocak 2009 Pazar

Komedi hayatın içinde bi yerlerde

Ata Demirer'e pek sempatim yoktur; acak kabul etmek gerekir ki, zaman zaman iyi yapım ve espriler çıkıyor. Ondaki güldürü çoklukla espiriden ziyade, taklitten geliyor bence. Dedim ya, antipati duymam ama pek de heveslisi değilimdir. Bu nedenledir ki, Osmanlı Cumhuriyeti sinema filmine gitmek fiknde değildim. Ancak geçen bayram tatilinde kardeşimin tavsiyesi üzerine -ki benim zevkimi az çok bilir- planlarım arasına onu da aldım, iyi ki de lmışım. Gülmeyi beklerek gidenlerin ağlaarak çıkacağı hüzünlü bi film açıkçası. "Ya Atatürk olmasaydı, onungibi bir kurtarıcı gelmeseydi Osmanlı yönetimi haytta olur muyu, nasıl olurdu?" sordundan yola çıkılarak oluşturulmş bir film. Hal böyle olunca da içinizi buran farklı bi portre çıkıyor ortaya tabi. Gülüyorsnuz koskoca bi ironinin içinde, sonra Ata Demirer'in üstlendiği karakter (II. Abdülhamit) gereği Abdülhamit'e de Ata Demirer'e de sempati duyarak çıkıyorsunuz filmden. Hele de benim gibi, yakın zamanda Abdülhamit'in hayatı ve yanlış anlaşılmasına ilişkin peş peşe bir iki kitap okumuşsanız daha da artıyo hüznünüz. Seyretmeye değer anlayacağınız. Kayda değer cümlelerara mesajla yakalak adına önerebilirim; milli bilincin zayıfladığı şu günlerde hele de. Şayet Ankara'da iseniz de havanızı hiç bozmadan hemen Anıtkabir'i bi ziyaret etmenizi...

Bunca zaman sonra nerden mi geldi filmden bahsetmek. Şöyle ki efenim, biraz evvel NTV'de Rıdvan Dilmen'in (Şeytan Rıdvan'dı bizim zamanımızın tabiri ile) de sunumunu yaptığı "Not Defteri" isimli spor programında Ata Demirer çarptı gözüme. Bu spor programı değil mi, ne alaka? diye merakla dinlemeye başlayınmca da sporla komedinin birbirine karıştığı bi muhabbetin çinde buldum kendimi. Güzeldi de nitekim ne diyeyim; spor eleştirmenlerinin, spor programlarının eleştirel tatlı taklitleri, arada dizi vb çekimlerinden komik anılar... kahkahalar gırla gidiyodu valla stidyoda. Derkenderken Osmanlı Cumhuriyeti çağrışarak düştü aklıma işte.


E hazır lafı açılmışken "Not Defteri"ndeki anekdotlardan birini aktarıvereyim madem:

"Ata Demirer, İstanbul pazarlarından birinde aşveriş yapmanın derdindedir. Meyvelerin önünde iken yaşlı bi teyze yanına yaklaşır ve:
-kaç çekiyosun sen?
diye sorar. Ata Demirer, 130 kilodur o dönemde ama bozuntuya vermek istemez. Kadın da yaşlı ya nasılsa anlamaz diye:
-110 teyzecim
der, ama teyze ikna olmaz ve:
-yok, yok en az 130 okka gelirsin sen
deyince, eyzenin tahminindeki bu isabete şaşıran Ata Demirer teyzeye, bunuı nasıl bildiğni sorar. Teyzenin cevabı kısa ve nettir:
-sığırlarım var benim.

Artık olayın komikliğinden mi, adamın anlatımından mı neyse tam bilemicem ama çok güldüm ..))) ..))))

Hiç yorum yok: