6 Şubat 2009 Cuma

Büyüksün Kanuni !...

Kanuni, Osmanlı Padişahları arasında zekası ve otoritesini doğru kullanma becerisi ile takdir ettiğim bir padişahtır -dönem koşulları içindeki kimi yaptrımları tartışılabilir o ayrı-. Hani boşa koca Kanuni, Muhteşem Kanuni olmamış. Nitekim geçenlerde e-postama gelen bi slayt hikâye bir kere daha hatırlattı bunu, pek bi hoşuma gitti; sizlerle de paylaşmadan edemedim. Artık bööle lafı oturtup -büyük bir zerafetle ve ardından korkulu hesaplar olmaksızın- kapağı kapatma lüks ve gücüne sahip değiliz uluslarası arenada.... keşke... nerde... (ööle davos gibi gazı bol hareketlerden fazlasını kastediyorum tabii ki)

Neyse efenim kaçmadan siyasete geçelim hikâyeye:
Bir gün, İran Şah'ından Kanuni'ye bir hediye gelir. Açılan küçük sandığın içinden yığınla değerli mücevher çıkar, ki göz alıcı ve görülmeye değer parçalardır. Fakat işin ilginci, kutunun açılması ile ortalığa yayılan kötü kokudur. Mücevherleri kaldırdıklarında kokunun onların altına zemin yapılmış insan dışkısını görürler. Bunu gören Kanuni, Şah İsmail'in kendisine meydan okuyan mesajını alır ve der ki civarında bulunan divan üyelerine "herkes iyice bir düşünsün Şah İsmail'e cevaben gönderilecek hedyeyi." Sonra kendi bulur en uygun cevabı ve sandıklar dolusu ipekli kumaşlar ve mücevherat yollar Şah İsmail'e. Hediyeler Şah İsmail'in huzurunda açılır ve açılır açılmaz göz alıcı hediyelerle birlikte mis gibi de bir koku sarar ortalığı. Bakarlar ki sandıktaki hediyelerin içinde gül kokulu lokumlar... hemen Şah İsmail'in gurmeleri, vezirleri tadar önce. Zararsızlığına kanaat getirince de elçi eşliğinde, Şah İsmail'in ardından salondaki herkese ikram edilir. Lokumlar afiyetle yenir iken de elçi Kanuni'den gelen pusulayı uzatır Şah İsmail'e. Pusulada şu cümle yazılıdır: "İSMAİL, HERKES YEDİĞİNDEN İKRAM EDER!"

Hiç yorum yok: