4 Şubat 2009 Çarşamba

Sokrates'in Son Gecesi

Efenim, biçoğunuzun bildiği üzere ünlü düşünürler, aydınlar , büyük mutasavvıflar ööle normal yollardan terk eylemezler dünyayı. Yani otoriteler izin vermez buna, en azından geçmiş bunun örnekleriyle dolu. işte bu idam mahkumları kervanındakilerden biri de Sokrates'tir. Malumunuz hücresinde baldıran zehri verilerek öldrülecektir. Meşhur replik ya da son sözlerinden biri de karısıyla ölmeden önce yaptığı son konuşmada cereyan edecek ve dilden dile yayılacaktır. Şöyle ki efenim; Sokrates'in karısı son gün Sokrates'i ziyarete, hapsedildiği yere gelir ve sözlerinden dönüp kilisenin dediklerini kabul ederek ölümden kurtulması, kendisini ve 3 çocuğunu ortada koymaması için yalvarıp yakarır; ama çabası nafiledir. Sokrates asla düşüncesinden dönüp Atinalıların ve kilisenin ekmeğine yağ sürmeyecektir. Üstelik verdiği bunca savaşın ne anlamı kalacaktır o zaman. Karısı bunu anladığını söyler Sokrates'e; ama "suçsuz / haksız yere ölüme götürüyorlar seni buna nasıl razı gelirim ya da nasıl razı gelirsin?" demekten de kendini almamaz. Bunun üzerine Sokrates meşhur son sözünü sarf eder: "haklı olsalardı daha mı iyiydi?"
Nerden mi geldi şimdi merhum Sokrates. Efenim bu öykü ezeli hoşuma gider idi. Geçen gün rehberden tiyatro oyunlarını tararken İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun Ankara'yı bu oyunla ziyaret edeceği haberini okudum ve balkon kıyı mıyı demeden kalan son iki yere talip oldum. Onun seyrinden sonradır ki oyuna ve Sokrates'e ilişkin de bi şeyler yazmak istedim; meraklılarına. Oyunun adı "Sokrates'in Son Gecesi".
Oyunculara gelince 3 kişilik hayli sağlam bi kadro: Melek Baykal, Mehmet Ali Kaptanlar, Mustafa Uğurlu.
Oyunumuz tek perde, 1.5 saat.
Dekor: üzerinde belli aralıklarda deliklerden oluşan bir zemin ve takıp çıkarılarak yerleri değiştirilebilir metal uzun kalın borular
kostüm: kaliteli akışkan kumaşlardan roma kıyafetleri ferace havasında ama kaliteli. Renk seçimi solgun; fakat vurgu ışıklarla sağlanmıştı

Genel hatları ile kurgu da oyunculuk da çok güzeldi. gardiyan ile Sokrates'in yer değiştirip sonra bir olduğu kısım da çok güzel somutlanmıştı: "aydınlanma". Oyunda biçok gönderme vardı; insanlığa, demokrasiye vb vb ama beni en çok etkileyen replik, Sokrates'in karısı rolündeki Melek Baykal'ın repliği (+oyunculuğu) idi: "insanın hayvandan farkı diyorsunuz, düşünmektir. peki niçin birbirinize düşüyorsunuz. hiçbir kurt kurda saldırmaz ya da hiçbir yılan başka bir yılanı sokmaz. yani insan ırkının yaptığını hiçbir hayvan hemcinsine yapmaz... herkes barışın peşinde ama savaş yüzyıllardır bitmiyor, neden? çünkü özgürlük için esir ediyor, barış için savaşıyoruz! nereye kadar? yeter artık, yeter!"

Hiç yorum yok: