12 Haziran 2008 Perşembe

Cambaz

Pek okumam Tuna Kiremitçi'yi; hele de aşk adamı ya da aşk şiirlerinin şâhı gibi lanse edildiinden bu yana yitirdi bendeki sempatisini. Doğrusu dili başarılı, allengirli; ağzı iyi laf yapıyo anlayacağınız. Bu dillilikle çalıyodur da çok bayanın kalbini, hoş adam -haddi zatında- biçok bayan için. Ama romanlarında özellikle, bi süre sonra "vauuv ne güzel yaaa, bak var demek ki böööle aşklar da" deyip ümide kapılıyor ya da tümden moral bozukluğuna kalakalyosunuz. Sosyolojik ve psikolojik bir mevzuu haline geliyo her okurda kendiliğiden... bi süre sonra da -konu olarak- aynı döngüyü seyre dalıyosunuz... yani falan falan..
Geçenlerde bi şiir kitabıu geçti elime ona ait: "Bazı Şiirler, Bazı Şarkılar". Aşk ve ayrılık ağırlıklı, entellektüel bi laf karmaşası içinde yer yer. Ama fena da değil, kimi dizeleri özellikle. Neyse efenim orada gündemdeki tazeliğini her an koruyan bi konu vardı insanî değerlere ilişkin. Sizinle paylaşayım istedim onu:

Cambaz

"Başkasının dengesiyle
buraya kadar gelmişsin. Ne
aşağı bakmışsın ne arkana,
yalnız ilerlemişsin. Öyle
ince değil yürüdüğün
o ince tel, senin bile
değil belki: Kim örmüş,
kimler germişse artık,
yürümek için çok ince,
düşmek için fazla kalın, ne
alçak ne yüksek, hem
uzun da değil kısa da.

Demek bu da bir denge.
Sen cambaz sayılırsın, durma
katıl aralarına. Ama söyle ne olur,
sıkı tutsunlar seni."

Hiç yorum yok: