13 Haziran 2008 Cuma

Öykülerden Bi Öykü

Zamanın behrinde, Osmanlı topraklarında çok çalışkan bir inşaat işçisi yaşar imiş. Öyle gayretkeş ve çalışkanmış ki her iş gelirmiş elinden. İnşaattaki başarısına da diyecek yokmuş tabi. Ancak ne hikmetse adamcağız çalışır didinir, maaş vakti gelince ya parası eksik gelir, fazla para verilecek olsa -ödül bâbında- soyulur vb olur bi hakkı yâr olmazmş ona. Bir gün dönemin sultanı olan II. Mahmut'un da kulağına gitmiş bu durum. Bunun üzerine çağırmış adamı yanına ve sarayın bir duvarını ona yaptırtmak bahanesi ile ödüllendirmek istemiş. Neyse efenim, adamcağız gelmiş, yapmış büyük bi ustalıkla duvarı. Sultan, "ustam hakkaten usta imişsin. Methini duymuştum zaten. İyiliğin ve çalışkanlığından da haberim var" diyerek onore etmiş adamı. Ardından da bi türlü şansı yaver gitmemiş adamı mutlu etmek için sarayın hazine odasına götürmüş onu ve "şimdiye kadar dönmemiş şansın ama bak al eline şu koca kepçeyi ve daldır altın kazanına. İstediğin kadar da karıştır çıkar kepçeyi. Ne kadar gelirse senindir, belki şimdiye kadarkileri unutturur" demiş. Adam sevinçle almış koca kepçeyi, daldırmış kazanın içine. Karıştırmış da kaıştırmış -sanki çok karıştırınca çok gelecekmiş gibi-... Ardından çekmiş çıkarmış besmele ile kepçeyi. O da nesi, kepçe ters çıkmasın mı! Kepçenin tümseğinde bi altın kalmış kala kala. Az kımıldasa o da düşecek. II. Mahmut bakmış adamın yüzüne ve omzuna koyup elini "Vermeyince Mabud neylesin Mahmut" demiş.

İŞte efenim bu da öykülerden bi öykü. Gökten 3 elma düşmüş; biri okuyanın, biri anlatanın biri de tarihin tekerrürü üstüne düşmüş..)))

Anlatasım geldi ;)

Hiç yorum yok: