14 Eylül 2008 Pazar

Tatil Kokusu Sinmiş Bi Yazı... (3)

Aziz Nicolas'ta kalmıştık ve ben demiştim ki gidip görmeye değer. Geniş bahçeli küçük bi kilise. Bahçedeki sevimli Noel Baba'nın sevimli sembolik heykeli ile karşılanacaksınız. Ardından asıl tipi dikkate alınarak figüre edilen -yandaki- Aziz Nicolas'ı göreceksiniz. Artık kilisenin kapısındasınız demektir. Yüksek tavanlı odacıklardan oluşan kilisenin duvar resimleri ile göz göze mi geldiniz? Evet, girişin iki yanını kaplamış olan bu duvar resimleri, hâlâ bozulmamış yapısı ile gösterecek size kendini, yer yer. Siz bazen birkaç yola ayrılan koridoru takibe devam edin. Nasılsa aynı büyük hole açılacak.




Belki birçok kilisede hissedemeyeceğiniz mistik bi havası var bu mekânın bence. Sanırım bu havada, hâlâ bozulmamış duvar resimlerinin -ki bu duvar resimlerinden en çok 12 Havari motifleri etkiledi beni. 12 Havari'nin işlenmiş olduğu oda dilek dilenen oda imiş, sıkıntısı ve bir dileği olan bu odanın tam ortasına denk gelen metal direğin çevresindebir tur atıp tavanda yer alan 12 Havari'ye yakarır ve tam karşı duvardaki küçük çıkıntılı alana mum dikip geri geri çıkarmış odadan-, yüksek tavanlı odacıkların, restorasyon dolayısıyla dışarıya yığılmış desenini muhafaza eden bissürü koca taş parçasının da etkisi var. Bu kadarla da kalmıyor, 3 girişi olan bir küçük odacığa giriyorsunuz ki, bir lahitle karşılaşıyorsunuz. Her yandan kuyruğa girmiş bi dolu insanla dikkatinizi celbeden bu alana yöneldiğinizde ise Aziz Nicolas'ın temsili heykel mezarına ve -eğer tatil döneminde iseniz, yani şanslıysanız- Ruslarla, İtalyanların hacı oluşlarına şahitlik edeceksiniz. Mezarın altındaki camekanlı alan Aziz Nicolas'ın zamanında kemiklerinin saklandığı yermiş, tabi İtalyanlar 1000 yıl önce gelip kemikleri çalmadan önce. Belki bu bilgi, cam ardındaki boşluğa manasız bakmanızı engeller..)

Bu arada, evet, hacı dedim yanlış anlamadınız. Burası Ruslarla İtalyanların hacı olmak için akın akın geldikleri yermiş. Dolayısıyla manevî anlamı dolayısıyla yabancı turist kalabalığında onları o mistik hava içinde gözlemlemek şansını yakalaması çok güzel. Gerçi hacılık anlayışları görsel açıdan bizden farklı; yani hepsi mayolu şortlu, ama sonuçta yürekten dua ettiklerini görüyorsunuz. Hayli çeşitliler; kiminin -yarı çıplaklığına karşın- başı örtülü, kimi elinde haç uzaktan mum dikip dua ediyor, kimi ise mezar üzerindeki temsilî Aziz Nikolas'ın eline dokunarak dileklerine gömülüyor dakikalarca. Sonra bahçeye çıkıp oradaki çeşmeden su içerek hacılıklarına kavuşmuş oluyorlar.

Efenim, kafanız yukarda yoruldunuz, biraz da acıktınız ise -kiliseden çıkıp, kavşağa kadar dümdüz yürüdüğünüzde karşınıza çıkacak olan-"Antepliler" diye bir lokantayı tavsiye edebilirim size. Ucuz ama kaliteli bi lezzet. Şahsen orda bu lezzeti yakalamak şaşırttı beni.

Demre'ye ilişkin denebilecekler bunlar. Başka yerlerdeki başka gözlemlerimi de başka yazılarda paylaşmak üzere..))) Ne bileyim işte ben gördüm siz de görün diye..)

Hiç yorum yok: