7 Mart 2009 Cumartesi

bu bitki yerde mi gökte mi..)))

Bugün de başka bi malzeme ile geldim; çocukluğa dair... Bi arkadaşımla konuşurken "biliyor musun ben küçükken çileğe bayılırdım ve sanırdım ki çilek ağacı diye bi şey var şööle kıpkırmızı çileklerle bezeli. Bi de hayal ederdim, o ağaca -ki varlığından da görmüş kadar eminim üzerine hayal bile kuruyorum- salıncak kurup sallansam; hem yesem hem sallansam hem de seyre dalsam... bi gün teyzemle konuşurken dedi ki teyzem, gel bahçeye çıkalım da göstereyim sana çilek ağacını. çıktık bahçeye, bende bi heves... sonunda ağacımı görücem diye turlamaktayım tüm bahçedeki ağaçları dört gözle... hani nerde? diye bakınca teyzemin gözlerine, çabama acımış olacak ki daha fazla bekletmeden saksı içindeki minyatür ağaççığı işaret etti eliyle, işte seninki... hayır üzerinde çilek olmasa inanmıcam..)))". Önce bastım kahkahayı arkadaşımın hikayesine, sonra tebessüme dönüştü suratımdaki kahkahanın şekli... ööle ya çocukluk hayalleri suya düşmüş diye..
sonra dedim ki otur da kendine gül, sen değil miydin pamuk ağacı var zanneden... ne dalga geçmişti babam dönmüş dolanmış çıktığımız tatil yolunda, muhabbeti gene aynı noktaya getirip getirip "mısır ağaçta mı olur yerde mi? ya fındık ? çalıda mıdır, ağaçta mı, yerde mi? çay nerde olur ki? ..." diye devam eden sorularıyla uğraşmıştı benimle.. bi de arada dönüp annemi de ortak etmek için kahkahalara deşifre etmişti beni. Canım ne bile idim ben o zamanlar; çocuğum, üstelik bandırma'da yaşarken kurak bi bölgedeki bitkiyi..."

Hiç yorum yok: